Fethiye Mutlu Son-Masözlük Hizmeti Esra
Fethiye Mutlu Son-Masözlük Hizmeti Esra
Fethiye Mutlu Son-Masözlük Hizmeti Esra Livatanın veba ve zındıklıkla ilişkilendirilmesi insanoğluı Levililer kurallarına gore yaşamaya sevk etmiş miydi? 15. Yüzyıl Venedik’inde -ahlaksızlığın arttığını gösteren-gayriresmi “livata sayımı”ndan başka bu dönemde eşcinsel faaliyetler üzerine araştırma yapılmamıştı. Yine de elimizde kesin veriler olmasa da bazı ihtiyatlı varsayımlarda bulunabiliriz. Livatacılar infaz edilse de eşcinsel seks büyük olasılıkla hızla devam etti. Ne hukuk ne de din insanların yatakta yapmış oldukları üzerinde kalıcı bir tesir yaratmış gibi görünmüyor.
Livata infazlarının artan sıklığı bile kendi başına bildiriın alınmadığının kanıtıdır, kaldı ki eşseks ihtiva ettiği söylenebilecek şiirlerin, mektupların ve öteki yazıların devamı da işin cabasıdır. 12. Yüzyılın keşiş şairi Clunyli Bernard, livatacıların “arpa taneleri kadar çok, sahildeki denizkabukları, kum taneleri kadar fazla” bulunduğunu söylerken abartıyordu fakat haklılık payı da vardı. Dolayısıyla hukuku yada vaiz kürsüsünün savurduğu tehditlerin insanların cinsel kararları üzerinde kalıcı bir etki meydana getirdiğina inanmak için bir neden yoktur. Bunun sebebi eşcinsel ilişki yaşayanların doğaları gereği eşcinsel olmaları mıydı? Muhtemelen hayır.
Fethiye Mutlu Son-Masözlük Hizmeti Esra
Fethiye Mutlu Son-Masözlük Hizmeti Esra 19. Yüzyıla kadar sürekli bir yönelim olarak heteroseksüellik yada homoseksüellik benzer biçimde kavramlar yoktu. “eşcinsel” kavramı 1870 dolaylarında ortaya atıldı. Antik toplumlarda olduğu şeklinde ortaasırda da insanoğlu kendilerini ve başkalarını özel olarak şu veya bu cinse bakılırsa tanımlamıyorlardı. Aslında livata yasak birlikteliğin geniş bir kategorisi, Tanrı ve insan yasalarına karşı işlenmiş bir suçtu. Çoğu insan muhtemelen genellikle karşı cinsle ilişkiye giriyordu ama livatanın bir türü çoğu insan için bir gerçeklikti. Hangi türde olursa olsun, livata herhangi birinin işleyebileceği bir suçtu.
Öte yandan, İngiltere’nin epey hakarete maruz kalan kralı II. Edward (1307–27) gibi ağırlıklı olarak kendi cinsine meyleden bir sürü insan da vardı. Minimum dört çocuk babası olsa da genç erkeklere aşırı düşkün olmakla ünlenen Edward’ın sevgililerini hediyelere ve ayrıcalıklara boğması, ailesiyle ve soylularla sürekli çatışma yaşamasına ve sonunda zorla tahttan indirilmesine yol açtı. 1326’da sevgilisi Hugh le Despenser hadım edildi ve kafası kesilmeden önce cinsel organları yakıldı. Biroldukça rivayete bakılırsa daha sonra Edward’da bir katil tarafınca anüsüne ısıtılmış bir maşa sokularak öldürüldü. Böyle bir cezanın anlamı yeterince açıktı.
Son yorumlar